mm arrow EÄŸitim makaleleri arrow Dijital Åžiddet
Dijital Åžiddet Yazdır E-Posta
Dijital Åžiddet


Kızılderili reisi Seattle, bundan yaklaşık bir buçuk asır önce Washington bölge valisi Isaac Stevens'a ÅŸöyle seslenmiÅŸti : "Beyaz Adam'ın bizim hayat tarzımızı anlayamadığını biliyoruz. Onun görüÅŸüne göre, bütün topraklar birbirine benzer. Gece gelip topraktan ihtiyaçlarını alan bir yabancıdır o. Toprak onun kardeÅŸi deÄŸil, düÅŸmanıdır; bir kere fethedince devam eder yoluna. TopraÄŸa aldırmaz bile, babasının mezarını da unutur, çocuklarının mirasını da. Anası olan toprağı ve kardeÅŸi olan gökyüzünü birer mal gibi görür. Doymak bilmez açlığı, bir gün toprağı tüketecek ve geriye bir çöl kalacak yalnızca."

Reis Seattle'in bilmediÄŸi ÅŸey, oyunun kuralının daha en başından belirlenmiÅŸ olmasıydı. Nitekim o da bu direniÅŸini sonuna kadar sürdüremedi ve vahÅŸi kapitalizme teslim oldu. Reis ve savaÅŸçıları önce gerçek hayattan silindiler, sonra da Hollywood ve çizgi romanlar marifetiyle figüranlaÅŸtırılıp zihinlerde mahkûm edildiler. Dünya, Kızılderilileri iptidaî, vahÅŸi ve acımasız olarak tanıdı. Onlar medenî dünyadan göç ederek topraklarına yerleÅŸen kiÅŸiler karşısında hep iptidaî ve bu topraklara sahip olamayacak kadar liyâkatsiz gösterildiler ve tanıtıldılar.

Montaigne, 1580'de yazdığı Denemeler'deki, “Birinin Kazancı, DiÄŸerinin Kaybıdır” baÅŸlıklı yazısında, siyah-beyaz zıtlığı içinde iki kutuplu dünya anlayışını kaçınılmaz bir kaide olarak anlatır. Bu anlayış insanlık tarihi kadar eski sayılmaktadır. Tarihî süreçte insanlar, devletler ve medeniyetler arasında sürekli olarak tek yönlü bir "var olmak için yok etmek" anlayışı hâkim olmuÅŸtur. Gerçekten de birinin varlığını, kendisi açısından tehlikeli görme; yaÅŸamayı ve var olmayı bir baÅŸkasının yok olması ve ortadan kaldırılması üzerine kurma anlayışı, fertlerden ırklara, kültürlere, devletlere kadar farklı ölçeklerde hâkim bir felsefe haline gelmiÅŸtir.

Gerek insanlar, gerekse devletler ve medeniyetler arası çatışmalarda, "öteki"ni ortadan kaldırma anlayışı, modern dünyanın insanı ve insanlığa ait deÄŸerleri ön plâna çıkarıp yüceltmesine(!) raÄŸmen devam etmektedir. Yeni bin yılda modern dünyada, çevreye ve insana ait deÄŸerlerin önem kazanması, hukuk, saÄŸlık ve eÄŸitim gibi alanların hassasiyetle takip edilmesi ile aynı süreçte "acımasızca yok etmeyi tabiîleÅŸtirme" gayretleri, çok büyük bir tezat teÅŸkil etmektedir.

Artık "birini yok etme zevki"(!) daha küçük yaÅŸlarda, ilköÄŸretim öncesine kadar (ülkemizde Åžubat, 2004'te 4,5 yaşındaki çocuÄŸun, bebeklik çağındaki kardeÅŸini öldürmesi hâdisesi ibretlik bir örnektir) taşınmakta ve dijital ortamlarda, "Yok et onu!", "Öldür onu oÄŸlum!", "Bitir iÅŸini!" naraları arasında beyinlere iÅŸlenmektedir. Çocuklar ve yetiÅŸkinler arasında yaygınlaÅŸan bilgisayar oyunları ve son yıllarda giÅŸe rekorları kıran (ne yazık ki izleyicilerinin büyük kısmını çocukların oluÅŸturduÄŸu) filmlerde bu sözler çok sık tekrarlanmaktadır.

Bu husus, özellikle çocukları psikolojik olarak kaba kuvvete ve "öteki”ni yok etmeye davet eden bir mantığa dayanmaktadır. Bir baÅŸkasını ortadan kaldırıp güya onun bedenine girerek güç kazanma ve bir baÅŸkasını da kendine katma anlayışı, artık sadece mitolojilerde deÄŸil, sokaklarda satılan kitaplarda ve sinemalarda kapalı giÅŸe oynayan filmlerde karşımıza çıkıyor. Ä°ÅŸte kitabı satış rekorları ve filmleri giÅŸe rekorları kıran Harry Potter'dan bu anlayışı sergileyen birkaç örnek:
"Kendini kurtarmak için tertemiz, savunmasız birini öldürürsün, dudaklarına onun kanı deÄŸer deÄŸmez de yarım yamalak, lanetli bir yaÅŸam sürdürürsün." (Harry Potter ve Felsefe Taşı, 297) (...) "Gölgeden, buhurdan baÅŸka bir ÅŸey deÄŸilim... Ancak bir baÅŸkasının bedenini paylaşırsam bir biçim alabiliyorum..." (s.335) (...)"Harry Potter'ın kanını istiyordum. On üç yıl önce benden gücümü almış olanın kanını istiyordum..." (Harry Potter ve AteÅŸ Kadehi, s.769)

'Bir baÅŸkasının bedenini paylaÅŸmak', 'kendini kurtarmak için tertemiz, savunmasız birini öldürmek ve kanını içmek', 'kanla güç kazanmak' gibi ifadeler, bir yönüyle Satanizm'i ve Satanist ritüelleri hatırlatırken, bir yandan da "ÅŸiddet yoluyla baÅŸka birini ortadan kaldırıp, güç kazanarak kendi varlığını bir baÅŸkasını sömürerek sürdürmeyi" benimsemiÅŸ bir zihniyeti yansıtmaktadır. Bu zihniyete, fert plânında olduÄŸu kadar, devletler ve medeniyetler plânında da rastlanabilir.

Çocuklara eÄŸitici zekâ oyunları yerine, iki kiÅŸinin birbirini yok ettiÄŸi ve yaÅŸamak için karşısındakini ortadan kaldırma kurgusu üzerine kurulmuÅŸ oyunları sunma, bir art niyet eseri deÄŸilse bile, kötü bir eÄŸitim anlayışının neticesi sayılmalıdır. Ama en önemlisi, gelecek nesillerin saldırgan liderleri, vicdanlarını daha kolay susturabilecekler ve bu tavırlarını (kendi iç dünyalarındaki kabullerle mukayese ederek) daha rahat sergileyebileceklerdir.

Böylece ÅŸiddet yoluyla birilerini ortadan kaldırmak, millî bir heyecan oluÅŸturarak, ilk önce küreselleÅŸtirilen dünya çocuklarının zihinlerinde bir anlam kazanacaktır. Her çocuk bilgisayarın başına geçip aslında kendi ülkesi ve medeniyetiyle hiç de ilgisi olmayan bir misyonu üstlenmiÅŸ olacaktır. Aktörlerin deÄŸiÅŸmesi halinde, yeni stratejilerin ortaya çıkaracağı "düÅŸmanlar" için de, yeni CD'lerin hazırlanması ve çocukların büyük bir heyecanla yeni düÅŸmanları, dijital ortamda sırtlarına ağır makinalı tüfekleri alarak ortadan kaldırması artık tabiîleÅŸecektir.

Unutmamak lâzım ki, saldırganlık meyelanı her insanda deÄŸiÅŸik seviyelerde mevcut olmakla beraber, bu meyelan, hakkı savunmada kullanılmak üzere eÄŸitilebileceÄŸi gibi, insanlara zulüm ve ÅŸiddet olarak da geri dönebilir. Çocuklarda saldırganlık eÄŸilimi yüksekse, 'niyetsiz öÄŸrenilen' bir davranış olarak kendini gösterir. Riches'a (1989:12) göre, sözlü veya fizikî ÅŸiddeti normal bir alışkanlık ve hayat tarzı olarak algılayıp uygulayanlardan ziyade, buna maruz kalanların üzerindeki yıkıcı tesirlere bakarak tarif ve tespit etmek daha anlaşılır bir yaklaşımdır.

Çocukların medyada maruz kaldıkları ÅŸiddet, masum kimlikli oyun kahramanları ve maskotlar, masal kahramanları, oyun kartları ve çıkartmalara kadar birçok vasıtayla yayılmaktadır. "Pokemon" kelimesinin açılımı olan "pocket monster", "cep canavarı"; "Dijimon" kelimesinin açılımı olan "digital monster" ise "dijital canavar" mânâsına gelmektedir. Satranca benzeyen pokemon oyununda, rakibini zehirli gazla uyutup yenen gaz pokemonu Haunter, biyolojik savaÅŸları çocuk dünyasına tanıtan bir nitelik de taşımaktadır.

Böylece çocuklar, farklı 'öldürme' biçimlerini yine bu tür oyunlar vasıtasıyla öÄŸrenebilmektedir. RTÜK'ün Pokemon'u yasaklaması, bir fayda vermedi aslında. Çünkü vahÅŸi kapitalizm oyunu daha büyük bir oyundu ve her seferinde tüketim kölelerine yeni alternatifler sunma pratiÄŸi üzerine kurulmuÅŸtu. Nitekim Pokemonlar'ın yasaklanmasından sonra, sahneye Dijimonlar çıkıverdi. Esasen adı ve niteliÄŸi ne olursa olsun, ÅŸiddet içeren her unsur, bir niyetsiz öÄŸrenme (ÅŸuuraltı beslenmesi) ve ÅŸiddetle beslenme tehlikesini de beraberinde getirmektedir. Çocukların zaman zaman dijital ortamlardan gerçek hayata çıkmaları ve okullarda pompalı tüfeklerle katliamlar yapmaları da, ÅŸiddetle beslenmenin tabiî bir neticesi olarak deÄŸerlendirilebilir.

Bir savaÅŸ kahramanı tipini temsil eden Rambo'nun gerçekleÅŸtirdiÄŸi misyon, pratik ve ferdî bir ilgi alanı olarak çocuklar arasında, kahramanlık ve cesaret gösterisiyle daha geniÅŸ bir kesime yayılmıştır. Bu misyonda ÅŸiddet, oyunun bir parçası deÄŸil, bizzat kendisidir. Rambo'nun ön plâna çıkarılması, ferdî ÅŸiddeti ve ferdin karşısındakini cezalandırabilme kâbiliyet ve hakkını da gündeme getirmektedir.

Rambo, tek başına birini veya birilerini cezalandırabiliyorsa, o halde toplumu düzenleyen kanunlar ve sınırlamalar ne olursa olsun, kiÅŸinin hakkını ÅŸiddetle savunması ve ÅŸahsî adaleti bir öç alma tavrıyla uygulama hakkı da mâzur görülmektedir. Böyle bir anlayış pekâla, "intihar eylemleri"ne kalkışarak "toplum adına kurban olmayı kabullenme" ve böylece "ceza verme yetkisini fert olarak üstlenme" tavrını da doÄŸurabilecektir. Öyle ya Rambo'nun yaptığı da (üstelik çaÄŸdaÅŸ hukuk düzeninde), ferdî cezalandırma ve adaleti tek başına uygulamaya girmiyor mu?!

O halde pekâla bir ülkenin, devletler arası hukuk ve dünyadaki çaÄŸdaÅŸ adalet sistemi dışında hareket ederek tek başına baÅŸka bir ülkeyi cezalandırma hakkını meÅŸrulaÅŸtırması da aynı mantık içerisinde deÄŸerlendirilebilir.

Çocukları ÅŸiddete davet eden ve düÅŸmanı füzelerle yok ederek bir avuç küle çeviren CD oyunları ve süper güçlerin geniÅŸ finans desteÄŸiyle hazırlanmış filmler, "affetmeyen, bağışlamayan ve hoÅŸ görmeyen" kahramanlarıyla, olumsuz tipler ve örnekler sunmaktadır.

Ruhlara anarÅŸizmin tohumlarını yerleÅŸtiren bu tür CD oyunları ve filmleri, saldırganlığa da meÅŸru savunma görüntüsü vererek "gücü elinde bulunduran" otoriteleri haklı gösterme felsefesini içermektedir. Seçilen düÅŸman, diÄŸer medya araçlarıyla da olumsuzlandığına göre, onu "yok etme" görevi, büyük gücün yanında yer alarak yerine getirebilir.

GörünüÅŸte eÄŸlenceden ibaret olan ÅŸiddet muhtevalı oyunlar, bir süre sonra artık karşılıklı iki çocuÄŸun oynadığı heyecanlı bir oyundan öte, rekabeti "birbirini yok etme" ve "diÄŸerini ortadan kaldırma" olarak algılayan bir zihniyete dönüÅŸmektedir. Çocukların karşılıklı bıçak ve silahlarla dijital ortamda yaptıkları mücadele, "Ayağından vurdum seni, kana baksana!", "Oh alnından mıhladım!", "Bıçağı sırtına sapladım!", "Öldün oÄŸlum sen!" karşılıklı sözleriyle, âdeta gerçek bir hâdiseye dönüÅŸmektedir. Åžiddeti ÅŸuuraltına yerleÅŸtiren ve onu bir "gizli kimlik" haline getiren bu tür eÄŸitim anlayışları, aslında çocukları, gelecek nesilleri politik çıkarların ve bencil düÅŸüncelerin kurbanı haline getirmektedir. Bugün ÅŸiddete destek veren bütün büyük-küçük devletlerin, ÅŸiddet eksenli politikalar uygulayan liderlerinin yaptıklarını doÄŸru bulmaları, ne yazık ki ÅŸiddetle beslenmiÅŸ bir toplum projesinin gerçekleÅŸmiÅŸ olduÄŸu konusunda ip uçları taşımaktadır.

Kötü yaratıkların cezalarını görmediÄŸi, oyunun bir türlü sona ermediÄŸi ve kötülerin daima ayakta kaldığı bir dünyayı dayatan bu tür filmler, ne yazık ki çocukların psikolojik geliÅŸmelerine de olumsuz tesir etmektedir. Çocuklara yönelik ÅŸiddet muhtevalı filmlerde, öldürmenin bütün biçimleri gösterildiÄŸi gibi, iÅŸkence de sıradan bir uygulama olarak sunulmaktadır. Günümüzde, siyasî ve sosyal olayları, uluslar arası meseleleri, serinkanlı, yapıcı ve karşılıklı güven yerine, ÅŸiddet ve baskıyla çözmeye çalışan çevreler, bir bakıma müÅŸahede altına alınarak tedaviye tâbi tutulmaları gereken vak'alar olarak algılanmalıdır.

Medeniyetler çatışması ve dünya hakimiyeti tezleri üzerine kurulu politikalar, sevgiyi, hoÅŸgörü kültürünü ve "öteki”ni olduÄŸu gibi kabullenme anlayışını, istenmeyen deÄŸerler olarak görür. AÅŸkın gücü ve sevginin deÄŸeri yerine, ÅŸiddeti, kaba kuvveti ve yok etmeyi vazgeçilmez bir unsur olarak iÅŸleyen Hollywood, son yıllarda dijital ÅŸiddetin en önemli kaynağı haline gelmiÅŸtir. Åžiddetin ÅŸiddeti doÄŸuracağı gerçeÄŸi, manzaranın daha da korkunç bir hal alabileceÄŸini göstermektedir. Bu filmin mutlu sonla bitmesi, ancak ve ancak "gönül eÄŸitimli" ve "sevgi eksenli" iyilerin çoÄŸalması, "öteki"nin de bir Hak yapısı olarak algılandığı, sevgi ve hoÅŸgörü kültürünün hâkim kılınmasıyla mümkün olabilir.


__________________

Kaynaklar
- Ahmet ErtuÄŸrul, Harry Potter Çılgınlığı, Kaynak Yay., Ä°st. 2002
- Arnd Stein, Saldırgan Çocuk, Çev: Nükhet Polat, Papirüs Yay., Ä°st. 1997
- David Riches (yayına hazırlayan), Antropolojik Açıdan Åžiddet, Çev: Dilek HattatoÄŸlu, Ä°st. 1989
- Michel de Montaigne, Bütün Denemeler I, Çev.: Erol Esençay, Ä°st. 1983
- Özcan Köknel, Bireysel ve Toplumsal Åžiddet, 2.bs., Ä°st. 2000
- Seattle, Kızılderili Åžefin Bildirgesi, Türkçesi: Sibel Özbudun, 2. bs.,Ütopya Yay., Ank. 2000

 Dr. Ahmet ERTUÄžRUL

 

<Önceki   Sonraki>
MATEMATİKÇİ PULU
HÄ°PERBOLÄ°K UZAY
FOTO MATEMATÄ°K
C.Sequin Galeri
MATEMATİK AFİŞİ
G.W.Hart galeri
KARÄ°KATÃœR
M.C.Escher galeri
MATEMATÄ°K KÄ°TABI
MATEMATÄ°K FÄ°LMÄ°