mm arrow EÄŸitim makaleleri arrow Hayatın Ä°lk Yılları ve Televizyon
Hayatın Ä°lk Yılları ve Televizyon Yazdır E-Posta

Hayatın İlk Yılları ve Televizyon

20. yüzyılın en büyük buluÅŸları arasında kitle iletiÅŸim araçları yer almaktadır. Hepimiz az çok, kitle iletiÅŸim araçlarının tesirinde kalırız. Bu tesir olumlu ve olumsuz olabilmektedir. Kitle iletiÅŸim araçları içerisinde en önemli yeri ÅŸüphesiz, televizyon almaktadır. Tv, insanlık tarihi adına büyük geliÅŸmelere vesile olmuÅŸ ve günümüzde de tesirleri tartışılmaz bir noktada yerini korumaktadır.

Aile hayatı; tv, evlerde yerini almadan önce ve aldıktan sonra olmak üzere ikiye ayrılabilir. YetiÅŸkin ferde, aileye veya topluma olan tesirlerini bu yazının deÄŸerlendirme alanı dışında tutup tv-çocuk münasebetini ele alarak, tv'nin çocuklar üzerindeki tesirlerini vurgulayacağız.

Anne-babalar ile görüÅŸmelerimiz sırasında, hemen her anne-babanın aklında bir soru vardı: "Tv'nin çocuÄŸumuza tesiri nedir?" Gerçekten önemle üzerinde durulması gereken bir soru olduÄŸu, çocuklara olan tesiri öÄŸrenildikten sonra daha iyi anlaşılacaktır. Her yaÅŸ için bu sihirli kutunun tesirleri farklı olmaktadır. Bu tesirleri iyi (istenen tesirler) ve kötü (istenmeyen tesirler) ÅŸeklinde ikiye ayırabiliriz.

Televizyonun en büyük tesiri, ÅŸüphesiz 0-3 yaÅŸları arasında olmaktadır. Çünkü bu yaÅŸlar hayat boyu kullanılacak bazı psiko-sosyal ve psiko-motor özelliklerin kazanıldığı çok önemli bir devredir. Bu devrede oluÅŸabilecek herhangi bir problem, bütün hayata tesir etmektedir.

Tv'nin 0-3 yaÅŸ grubuna tesirleri

0-3 yaÅŸ için tv bazı durumlarda ciddi sıkıntıların kaynağı olabilmektedir. AÅŸağıda sıraladığımız bazı sebeplerden anne-babalar çocuklarına yeterince vakit ayıramamakta ve 0-3 yaÅŸ çocuklarını tv ile baÅŸ baÅŸa bırakmaktadırlar.

Bu sebepler; ailelerin sosyo-ekonomik zorlukları, çalışan annelerin durumu, anne-babaların kendilerine ait problemleri, yapılması gereken ev iÅŸleri, anne-babaların sosyo-ekonomik zorluklardan dolayı ek iÅŸlerde çalışmaları, anne-babalardan birinin veya ev içerisindeki bireylerden birinin kronik hastalığı, ailelerin kendi psiko-sosyal ihtiyaçları için zaman ayıramaması, anne-babaların psikiyatrik problemleri, bebeÄŸin istenmeyen hamilelik sonucu doÄŸmuÅŸ olması, çocuÄŸun fizikî bir hastalığının olması ve buna benzer sayacağımız onlarca sebep günümüz ailesine tesir etmektedir.

Bu sebepler dolayısıyla, anne-babalar isteyerek veya istemeyerek çocuÄŸu ile fazla ilgilenememekte ve çocuÄŸu ile ilgilenme fizikî bakımdan (karnını doyurma, altını temizleme vb) öteye fazla geçmemektedir. Bu durumda bazı çocuklar, tv ile daha çok haÅŸir neÅŸir olmaktadır.

Bu dönemde çocukların hissî doyum saÄŸlaması ve onun ile her bakımdan ilgilenilmesi onda saÄŸlam ve güçlü bir psikolojik yapının oluÅŸmasına zemin hazırlar. BebeÄŸi okÅŸamak, kucaklamak, onun ile konuÅŸmak, sevildiÄŸini hissettirmek, oynamak, birlikte vakit geçirmek, onu gezdirmek, çocuÄŸun psiko-motor ve psiko-sosyal yönünün geliÅŸimine çok büyük katkılarda bulunur.

Bebek ile vakit geçirmek, onun insanlar arası iliÅŸkilere yabancılaÅŸmasını engeller ve ilgilenen bakıcısı vasıtası ile önce karşısındaki bireyi, aile ortamını ve yavaÅŸ yavaÅŸ sosyal çevresini tanımasını saÄŸlar. Bu iliÅŸki ile önce anneye bir baÄŸlanma geliÅŸir. Bu durum anne karnında baÅŸlar ve bebeklik döneminde devam eder. Çocuk kendisine bakım veren(ler) aracılığı ile iletiÅŸim geliÅŸtirmeye, kendini ifade etmeye, ihtiyaçlarını anlatmaya baÅŸlar. Giderek sosyal ortamın gereklerini yaparak çevresinde bulunan insanlar ile diyaloga girmeye baÅŸlar.

Çocuklar, iletiÅŸimin temel esası konuÅŸma olduÄŸu için, konuÅŸmayı öÄŸrenmek zorundadır. Ä°nsanlar tarafından sevilmek için onları anlamak, onların hissî uyarılarına cevap vermek zorundadır. SosyalleÅŸmek ve iletiÅŸim kurmak için çevresindekilerden, özellikle de bakım veren kiÅŸiden, teÅŸvik almak ihtiyacındadır. Bu teÅŸvikler ve onaylar çocuÄŸun ihtiyaçlarını karşılamak (yiyecek, giyecek, temizlik, koruma vb), onun dertleri ile ilgilenmek, onun ile vakit geçirmek, onu öpmek, okÅŸamak, onun ile konuÅŸmak, oynamak vb yapılan giriÅŸimler ile çocuÄŸa sevildiÄŸi hissettirilerek, biyo-psiko-sosyal geliÅŸim için bir teÅŸvik oluÅŸturulmaktadır.

ÇocuÄŸun psiko-sosyal geliÅŸimi konuÅŸma, çevre ile ilgilenme, sosyal ortamların gereklerini yerine getirme, insanlar ve yaşıtları ile ilgilenme, ihtiyaçlarını insanlara anlatma, insanlarla hissî yakınlık kurma, cansız varlıklardan çok canlı varlıklarla ilgilenme gibi diyalog ortamında kendiliÄŸinden devam eder.

Bütün bunlardan bahsetmemiz, 0-3 yaÅŸtaki çocuk-tv münasebetini daha iyi anlamamız içindir. Çocuk cansız bir varlığın karşısında, hissî ve sosyal uyarıdan mahrum, sevgiden ve baÄŸlandığı kiÅŸiden uzak, çocuÄŸun konuÅŸmasına, bakışına, gülümsemesine karşılık vermeyen, gönderdiÄŸi mesajlara cevap vermeyen, sert, soÄŸuk bir cismin karşısında çok uzun süre kaldığında (her ne kadar ses ve görüntü olursa olsun çocuk onları yorumlayacak, kabul edecek ve psiko-sosyal olarak yararlanabilecek seviyede deÄŸildir) bazı problemler zamanla oluÅŸmaktadır. Bu problemler biraz önce saydığımız sosyalleÅŸme, bireyselleÅŸme ve kendiliÄŸinden geliÅŸecek olan psiko-sosyal yönlerin eksik veya yetersiz kalması ÅŸeklinde karşımıza çıkacaktır.

Tv niçin, küçük çocuklar için daha sakıncalıdır? Çünkü çocuÄŸun yukarıda bahsettiÄŸimiz sosyal ve hissî eksikliÄŸi telâfi edeceÄŸi arkadaÅŸ ve sosyal ortamı yoktur. ÇocuÄŸun konuÅŸmak veya vakit geçirmek için gideceÄŸi ikinci bir ortamı yoktur. Bu eksikliÄŸi telafi edebilecek psiko-motor, psiko-sosyal yeterlilik henüz geliÅŸmemiÅŸ olup alternatif bir geliÅŸim ortamı bulunmamaktadır.

Tv karşısında fazla kalan (etkilenme çocuktan çocuÄŸa deÄŸiÅŸmekle beraber ortalama günlük bir saatin üzerinde) 0-3 yaÅŸ arası çocuk, ailede ve özellikle de bakım veren kiÅŸide, eÅŸlik eden yukarıda saydığımız diÄŸer tesirler de varsa, sosyal geliÅŸim (hissî etkileÅŸim ve karşılık verme, sosyal ortamlara uyum, insanlar ile ilgilenme, onlara yakınlık gösterme, yaşıtlarına ilgi vb) ve iletiÅŸim (konuÅŸma, anlamlı jest ve mimikler, heceleme, agulama, ses çıkarma, cümle kurma vb.) için gerekli olan fonksiyonların geliÅŸiminde gecikmeler veya yetersizlikler görülür. Bu duruma yani diyalog bozukluÄŸuna yol açabilecek diÄŸer sebeplerin olup olmadığı çocuk psikiyatristleri tarafından incelenmelidir. Bebeklerle ilgilenilerek geçirilecek vakti, tv karşısında geçirilecek zamanın alması son derece sakıncalıdır.

Bu dönemde, uzun süre tv karşısında kalan çocuklarda baÅŸka hazırlayıcı sebepler yok ise, baÅŸka sebepler de eklenerek bazı psikiyatrik tablolar geliÅŸebilir. Bu tür çocuklarda; çevreye karşı ilgisizlik, seslenince bakmama, göz kontağı kurmama, insanlara ve akranlarına ilgisizlik, onlarla hissî ve sosyal iletiÅŸime geçmekte zorlanma, kendi halinde olmaya çalışma, kendi etrafında dönme ve sallanma gibi tekrarlayıcı davranışlar, eÅŸyalar ile aşırı ilgilenme, konuÅŸmada gecikme, cümle kurmada gecikme, diyalogta problemler, hissî olarak karşılık verememe vb. birçok belirti görülebilir. Bu sebeple anne-babaların özellikle bu yaÅŸ için tv izleme hususunda sınırlamalar koyarak aşırılığı engellemeleri, normal psiko-motor ve psiko-sosyal geliÅŸim için uygun olur.

Aynı zamanda bu yaÅŸ içindeki bir bebek veya küçük çocuk ile hem annenin, hem babanın mümkün olduÄŸunca fazla vakit geçirmesi, onunla oynaması, konuÅŸması, onu sevdiÄŸini belli etmesi, ona yakınlık göstermesi, onunla gezmesi, onun fizikî bakımını ihmal etmemesi, onun normal geliÅŸim basamakları hususunda dikkatli olması, onun diÄŸer çocuklar ile diyaloguna zemin hazırlaması, sadece onun için belli zamanlar ayırması, ona masal anlatma vb. birçok faaliyeti günlük hayat içerisinde yapmaları uygun olur. Sonuç olarak anne-babaların aşırı tv izleyen çocuklar için tv'den onları tamamen mahrum etmek yerine, onların tv izleme süresini dengelemeleri uygun olacaktır

Dr. Hasan AYDINLI

<Önceki   Sonraki>
MATEMATİKÇİ PULU
HÄ°PERBOLÄ°K UZAY
FOTO MATEMATÄ°K
C.Sequin Galeri
MATEMATİK AFİŞİ
G.W.Hart galeri
KARÄ°KATÃœR
M.C.Escher galeri
MATEMATÄ°K KÄ°TABI
MATEMATÄ°K FÄ°LMÄ°