gg arrow EÄŸitim makaleleri arrow Sıradışı Düşünme Ve Mucitlik
Sıradışı Düşünme Ve Mucitlik Yazdır E-Posta

Sıradışı DüÅŸünme Ve Mucitlik


l’den 10’a kadar olan sayıları toplarsak sonuç ne çıkar? Biraz zihnî gayret sarfederek, çok da zor olmayan bu iÅŸlemin neticesini 55 olarak bulmak mümkündür. Peki 1’den 100’e kadar olan sayıları toplarsak? Aslında bu iÅŸlem de zor deÄŸildir, ancak daha fazla zihnî gayret gerektiriyor gibi gözükmektedir ve hata yapma ihtimali daha fazladır. Bununla birlikte, deÄŸiÅŸik bir metot kullanarak, daha kolay ve hatasız bir ÅŸekilde sonucu bulmak mümkündür. Åžöyle ki: 1’den 100’e kadar olan sayıları aÅŸağıdaki gibi sırayla yazdığımızı farzedelim:

1 2 3 98 99 100

Şimdi de bu sayıların altlarına sondan başa doğru giderek rakamları yazalım:

1 2 3 98 99 100

100 99 98 3 2 1

Herbir çifti topladığımızda sonucun 101 olduÄŸunu görürüz, zira üstteki sayılar birer birer artarken alttakiler de birer birer azalmakta, böylelikle toplam deÄŸiÅŸmemektedir. O halde genel toplam 100x101’dir. Ancak bu toplam bizim ihtiyacımız olan sonucun iki katıdır, çünkü l’den 100’e kadar olan sayılardan iki set kullanmıştık. Bu durumda 100x101’i 2’ye bölersek, netice 50x101, yani 5050 çıkar.

Benzer bir ÅŸekilde aynı sonucu bulmak da mümkündür. Bu rakamları yarıdan itibaren “katladığımızda” ÅŸöyle bir tablo ile karşılaşırız:

50 49 48 3 2 1

51 52 53 98 99 100 Netice yine 50x101, yani 5050’dir.

Sıradışı düÅŸünme ve mûcitlik, herhangi bir iÅŸlemi gerçekleÅŸtirirken daha iyi yollar bulmaya yardımcı olur. Bu yüzden her sahada sıradışı düÅŸünmesini becerebilen insanlara ihtiyaç vardır. Böyle bir meziyetin doÄŸuÅŸtan geldiÄŸi doÄŸrudur, ancak insanlara farklı düÅŸünmenin yollarını öÄŸreterek onların mûcitlik ruhlarını, kendi çaplarında kemale erdirmek de mümkündür. Herkes dahi olamaz, ama herkes kendine göre orijinal fikirler öne sürebilir. Herkes ÅŸampiyon olamaz, fakat belli idmanlarla, belli bir sahada, eskisinden çok daha iyi performans gösterebilir.

MUCÄ°TLÄ°K Ä°ÇÄ°N ZEKÂ YETERLÄ° MÄ°?

Mûcitlik için zekâ gerekli, fakat yeterli olmayan bir ÅŸarttır. Zekâ zihnin bir potansiyelidir. Tıpkı bir arabanın beygir gücü gibi bir potansiyel. Ancak bu arabanın performansı, sürücünün kabiliyetine baÄŸlıdır. Güçlü bir araba çok kötü bir ÅŸekilde, mütevazı bir araba da çok verimli bir ÅŸekilde kullanılabilir. Zeki bir insan, düÅŸünme istidatlarını inkiÅŸaf ettirmemiÅŸse, farklı ve verimli düÅŸünemez, daha az zeki bir insan ise, çok daha geliÅŸmiÅŸ düÅŸünme kabiliyetlerine sahip olabilir.

MUCİTLİĞİN KAYNAKLARI

Masumiyet


MucitliÄŸin bazı kaynakları vardır. Mesela bunlardan ilki masumiyettir. EÄŸer bir kiÅŸi, bilinen yaklaşımlardan, sıradan çözümlerden ve kullanılan kavramlardan habersizse, yepyeni bir yaklaşımla meseleyi ele alabilir. Ayrıca bir konuda mevcut engelleri ve imkânsızlıkları bilmeyen birisinin zihni ipotek altında kalmaz, böylelikle yeni bir bakış açısını çok daha rahat bir ÅŸekilde tavsiye edebilir. Mesela Montgolfier kardeÅŸler sıcak hava balonuyla uçtuktan sonra bu heyecan verici haber Fransa’ya ulaÅŸtı. Paris’teki kral bu icadın askerî potansiyelini farkedip, M. Charles adındaki bir bilim adamına böyle bir balon yapmasını emretti. Bu bilim adamı da oturup bu iÅŸi nasıl becerdiklerini düÅŸünmeye baÅŸladı. Sonra birden ÅŸu sonuca vardı: “Balonda, yeni keÅŸfedilen ve havadan daha hafif olan hidrojen gazını kullanıyor olmalılar.” Hemen çalışmalara baÅŸlayıp hidrojen balonunu icat etti ki, bu balon diÄŸerlerinden tamamen farklıydı.

Bu tür bir masumiyet özellikle çocuklarda görülür. Bu yüzden orijinal fikirler üretmek isteyen insanlar, çocuklardaki potansiyeli gözardı etmemelidirler.

Bu konuyla ilgili baÅŸka bir husus da, okuma ve araÅŸtırmadır. Belli bir sahada eserler okundukça “masumiyet”ten uzaklaşılır. Zira bu eserlerden elde edilen malûmat vehbî istidatları kısırlaÅŸtırabilir. Bu yüzden, eÄŸer belli çevrelerle rekabet ediliyorsa herÅŸey okunmalı, herÅŸeyden mümkün olduÄŸunca haberdar olmalı, fakat orijinallik isteniyorsa, bu vehbî istidatlara sahip insanların herÅŸeyi okumasına fırsat verilmemelidir. “Ä°limleri fiÅŸleyip kitaplara iÅŸlemek mevcut ÅŸeylerin bir kere daha anlatılması bakımından yararlı ise de, ilham ve istinbat ruhunu felç etmesi itibariyle bin zararı olduÄŸu söylenebilir.” (Ölçü-4; s. 111). Genel olarak bu hususta ÅŸöyle bir ölçüden bahsedilebilir: Yeni bir konuda belli bir vukuf kazanıncaya kadar okuyun. Sonra okumaya ara verip kendi fikirlerinizi üretin, ÅŸahsî yorumlarınızı yapın. Okumaya devam edin. Sonra yine durup görüÅŸlerinizi gözden geçirin, yeni fikirler geliÅŸtirmeye çalışın ve okumanızı tamamlayın. Böylelikle, orijinal olma ÅŸansınızı kaybetmeyeceksiniz.

Tecrübe

MûcitliÄŸin ikinci kaynağı, tecrübedir. Tecrübe masumiyete zıttır. Ancak bu zıtlık bir çeliÅŸki doÄŸurmaz. Mûcitlik, çok kompleks bir vakıa olduÄŸu için farklı istidatlara sahip insanların farklı ÅŸekillerde mûcitlik örneÄŸi sergilemeleri mümkündür. Tecrübe daha önce denenmiÅŸ ÅŸeylerin ileride baÅŸarılı olup olamayacağının tahmin edilmesine yardımcı olur. Tecrübe, özellikle ABD’de çok geçerli bir mûcitlik kaynağıdır. Burada tecrübe edilen bir ÅŸeyin baÅŸarılı olduÄŸu görülürse, yeni bir ÅŸey deneme riskine girilmez. Zira, hata maliyetleri çok yüksektir.

Tecrübeye dayanan mûcitlik , riski düÅŸük olan bir mûcitliktir ve çoÄŸu mûcitlik de bu türdendir. Mevcut ÅŸartlara ve malûmata tamamen ters bir orijinalliÄŸin kabul edilmesi çok güçtür, çünkü baÅŸarıyı garanti edecek deliller yetersizdir. Belki de bu yüzden Sam Goldwyn ÅŸöyle demiÅŸtir: “Gerçekten ihtiyaç duyduÄŸumuz ÅŸeyler, yepyeni kliÅŸelerdir”.

Motivasyon

Motivasyon veya teÅŸvik, mûcitlik için önemli bir kaynaktır; çünkü çoÄŸu mûcit bu kaynaktan beslenir.

Motivasyon, belli bir konu hakkında, başkaları haftada sadece 5 dakika ayırırken, 5 saat ayırma arzusu taşımaktır; herkes mevcut alternatiflerden memnunken başka alternatifler aramaktır; yeni izahlar bulma merakı taşımaktır. Motivasyon, yeni şeyler deneyerek yeni fikirler peşinde olmaktır.

ÇoÄŸu insanın dikkate deÄŸer bulmadığı hususları tetkik etmek, motivasyonun önemli bir veçhesidir. Åževkli insan meseleleri geçiÅŸtirmez, “daha zamanı gelmedi” gibi fikirleri bahane haline getirip himmetleri söndürmez. Mutlak ÅŸevki yakalayan insan bilir ki niyetler saflaşıp himmetler ÅŸahlanırsa, zemin hazırlanıp zaman kısaltılabilir.

MûcitliÄŸin kaynakları bunlarla sınırlı deÄŸildir. PeÅŸin hükümlerden sıyrılmak, esnek bir düÅŸünme kabiliyetine sahip olmak, ilhama açık bir gönül taşımak da mûcitliÄŸin esasları arasındadır.

Ä°DRAKÄ°N ÖNEMÄ°

Dünyayı olduÄŸu gibi deÄŸil, idrak edebildiÄŸimiz ölçüde görürüz. Ä°drak çerçevelerimiz ise belli bir tecrübe sürecinden sonra oluÅŸmaya baÅŸlar. Neticede inÅŸa edilen zihni modellerle dünya idrak edilir.

Ä°nsan zihni, eÅŸsiz yapıdadır, bilgisayarlardan çok farklıdır. AÅŸağıdaki ÅŸu hadise buna güzel bir misaldir: “Johny isminde 5 yaşında Avustralyalı bir çocuÄŸa arkadaÅŸları, iki bozuk paradan birisini almasını teklif ederler. Paralardan biri 1$ diÄŸeri ise daha ufak olan 2$’dır. Johny büyük olan 1$’ı, alır. ArkadaÅŸları, onun, ufak paranın 2 kat daha deÄŸerli olduÄŸunu bilmediÄŸini düÅŸünerek gülerler. Onunla ne zaman dalga geçmek isteseler hep aynı teklifte bulunurlar. Johny de hiçbir ÅŸey öÄŸrenmemiÅŸ gibi davranıp hep 1$ alır. Bir gün bir yetiÅŸkin, Johny’i bir kenara çekip ona tavsiyelerde bulunur. Ufak paranın diÄŸerinden 2 kat daha deÄŸerli olduÄŸunu söyler. Johny kibar bir ÅŸekilde tavsiyeleri dinledikten sonra ÅŸöyle der: “Evet, biliyorum. Ama ben daha baÅŸlangıçta 2$’ı alsaydım, bana bundan sonra kaç defa aynı teklifte bulunurlardı ki?”

“DeÄŸer” konusunda programlanmış bir bilgisayar 2$’ı alırdı, fakat insan zihninin iÅŸleyiÅŸindeki fark sebebiyle Johnny, muhtemel fırsatları düÅŸünerek meseleyi çok daha çaplı ele almıştır. Yani arkadaÅŸlarının kendisiyle ne kadar sık dalga geçebileceklerini, kaç tane 1$ kaybetmeyi göze alacaklarını ve ne kadar süre sonra bu kayıplarının farkına varabileceklerini tahmin etmiÅŸtir. BaÅŸka bir ifadeyle, bir riske atılmıştır. Bilgisayarların, muhtemel riskleri analiz ederek bu tür bir karar vermesi hiç de kolay deÄŸildir.

SIRADIÅžI DÜÅžÜNME VE MUCÄ°TLİĞİN KULLANIM SAHALARI

“GeliÅŸme” fikri, sıradışı düÅŸünme ve mûcitliÄŸin belki de en büyük potansiyelidir. Mevcut iÅŸleri daha iyi yapma düÅŸüncesini taşıdıkça, icatların ardı arkası kesilmeyecektir. Ancak hâlihazırdaki fiiliyattan memnun olmak, yani mevcutla iktifa etmek, inkiÅŸaf ve mûcitlik ruhunu öldürmektir. Bu noktada Japonların Avrupalılara fark attığı görülür. Toyota, yılda her bir iÅŸçiden yaklaşık 300 teklif alırken, vasat bir Avrupa ÅŸirketinde bu sayı 10’un altındadır. Aslında Avrupalılar da “Tam Kalite Yönetimi” gibi bazı yeni metodlarla sürekli inkiÅŸafa açık olmak istemektedirler, ancak idari bir hata sonucu baÅŸarılı olamamışlardır. Yüzlerce teklif sadece bir merkezde toplanınca, bunları deÄŸerlendirme imkânı bulamamışlardır. Japonlar ise buna ÅŸöyle bir çözüm bulmuÅŸlardır: Her bölüme ait istiÅŸare heyetleri kendilerini ilgilendiren teklifleri deÄŸerlendirmiÅŸ, böylelikle yeni fikirlerin sadece bir merkezde aşırı derecede birikerek çürümesi önlenmiÅŸtir.

Unutulmamalıdır ki, en iyi neticeler, daha önce kimsenin durup düÅŸünmediÄŸi konularda durup düÅŸünmekle elde edilir. Ancak bu iÅŸ hiç de kolay deÄŸildir. EÄŸer ihtiyacınız yok gibi gözüküyorsa oturup yeni alternatifler düÅŸünmek çok çetin bir iÅŸtir, çünkü gereksiz bir teÅŸebbüs, zaman kaybı veya bir lüks gibi gözükmektedir.

TAHRÄ°K

Mûcitlikte kullanılan metodlardan biri de tahriktir. Tahrik kasten mantıksız bir düÅŸünce öne sürerek, orijinal fikirler üretme yoludur. Bu, ÅŸu ÅŸekilde gerçekleÅŸir: Ä°nsan zihni, çok sistematik çalışır. Silsile halinde mantıkî bir süreç takip eder. Bu süreçte mantıksız bir yola girildiÄŸi vakit, zihinde geçici bir düzensizlik görülür. Ancak kısa bir süre içinde tekrar temel sürece dönülür. Bu tıpkı anayolda giderken birden tali bir yola sapan arabanın en kısa zamanda muhtemel yolları deneyerek geri dönmesine benzemektedir. Ä°ÅŸte bu geri dönüÅŸ esnasında çok orijinal fikirler ortaya çıkabilir. Kısacası, tahrik bir istikrarsızlık doÄŸurmakta ve bu yüzden de yeni bir istikrarlı duruma eriÅŸmeye zorlamaktadır. Tahrikin gayesi zihni, mutat düÅŸünme silsilesinden kurtararak, orijinal olmaya teÅŸvik etmesidir.

TENKÄ°T

Sadece problemler üzerinde düÅŸünmeye o kadar çok alışmışız ki mevcut ÅŸartları daha iyi hale nasıl getirebiliriz diye müsbet kritikte bulunmayı beceremez olmuÅŸuz. Yapıcı tenkit önemlidir, zira ancak bu sayede yapılmakta olan iÅŸlerin en güzel olmayabileceÄŸini anlarız. Temel nasslar dışında bütün fikirleri, mevzuları, ÅŸartları ve kabullenmeleri sorgulayamazsak, deÄŸiÅŸim ve geliÅŸim için gerekli düÅŸünce hürriyetini yakalayamayız. Ancak ÅŸu nokta akıldan çıkarılmamalıdır: Bizim kastettiÄŸimiz tenkit, bozuk bir niyetle, fitne çıkarmak için yapılan yıkıcı eleÅŸtiri deÄŸil, gıybet çukuruna düÅŸmeden, keÅŸif ve icat gayesiyle, rıza-i Ä°lâhi için yapılan tenkittir. Bu meyanda ölçülerde ÅŸu hakikat ifade edilir: “Åžimdi mûcid-kaÅŸif yetiÅŸmiyor. Taklitçi adamlar yetiÅŸiyor. Kısmen herÅŸeyi deÄŸiÅŸtirecek, isyancı ruha ihtiyaç var. HerÅŸey deÄŸiÅŸecek. Kitap-mektep-kapı-sıra.. hepsi.. ve tenkit ile iÅŸe baÅŸlayacaksınız..” (Ölçü 4:s. 118)

FARKLARI GÖREBÄ°LME

KuÅŸların davranışlarını büyük bir dikkatle izleyen uzmanların o hayvanlara niçin bu kadar çok ilgi gösterdikleri ilk planda anlaşılmayabilir. Ancak bu konuda tecrübe edinmeye baÅŸlayan bir insan, zamanla kuÅŸların davranışlarındaki incelikleri farketmeye baÅŸlar. Zihninde belli kalıplar oluÅŸur. Farklılıklara dikkat eder.

Gerçekten de fark edebilmesini öÄŸrenmek, çok ciddi bir eÄŸitim meselesidir. Böyle bir eÄŸitimden geçmeden gözlerimizin önünde olup bitenleri göremeyiz bile. Sıradışı düÅŸünmek ve mûcitlik için farklılıklara dikkat etmeyi öÄŸrenmek gereklidir.

“Aynısı” tabiri zararsız bir ifadeymiÅŸ gibi gözükür; ama aslında yeni fikirlerin katilidir. Bir fikre ehemmiyet vermeye deÄŸmez düÅŸüncesini ima eden “aynısı” tabiri, genellikle, anlaşılmayan yeni bir fikri gözardı etmek için, yani fikir sahibini baÅŸtan saymak için kullanılır:

“Senin teklifinin ÅŸu mevcut fikirden ne farkı var ki, aynısı iÅŸte!” Bu ÅŸekilde nüansları anlayamama, asrın hastalıklarından biridir. Adeta çocuklar gibi yetiÅŸkinlerde çok basit ve genel kavramlarla düÅŸünmeye alıştıkları, baÅŸka bir ifadeyle tefekkür ve tetebbuya alışkın olmadıkları için farklar görülememektedir.

TEST EDÄ°LEBÄ°LÄ°RLÄ°K

Sıradışı düÅŸünme hususunda dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri de, test edilebilirliktir. Bazı fikirleri uygulamadan önce etraflıca test etmek her zaman mümkün olmaz. Böyle durumlarda fikir mümkün olduÄŸunca esnek hale getirilmelidir ki, tatbikatta ortaya çıkabilecek muhtemel geliÅŸmelere uygun bir mecraya akabilsin. Demek ki plan ve projeler, farklı ihtimaller göz önünde tutularak, deÄŸiÅŸik alternatiflere açık hazırlanmalıdır.

GeliÅŸen ÅŸartlara göre yeni bir strateji belirlemeyi mümkün kılmayan fikirler, hem zihinleri, hem de aksiyonları hapseder.

GRUP ÇALIÅžMASI

Yeni bir fikrin ortaya çıkması, fertlere dayalıdır. Fakat bu yeni fikrin iÅŸlenmesi ve geliÅŸtirilmesi, ancak bir grup içinde olabilir. Zira grup içinde yer alan farklı tecrübe ve bilgi birikimine sahip insanların, bu yeni fikri yorumlamaları ve deÄŸiÅŸik açılardan ele almaları muhtemeldir. Bu sayede ulaşılan yeni ufuklara ise fikri ortaya atan ferdin tek başına eriÅŸmesi mümkün deÄŸildir.

TEKLÄ°FLERE DEÄžER VERME

Belli bir gayret sarfederek yeni fikirler üretmeye çalışan insanlar, en azından tahkir edilmemekle mükâfatlandırılmalıdır. Ä°ltifat beklemek doÄŸru olmasa da, “marifet iltifata tabidir”. Belli mercilerin teklifleri deÄŸerlendirip neticeyi teklif sahiplerine ulaÅŸtırması nezaket gereÄŸidir. Hatta eÄŸer sürekli inkiÅŸaf düÅŸüncesi temsil edilmek isteniyorsa, tekliflerin daha yararlı hale nasıl getirilebileceÄŸi hakkında muhataplara yol göstermek de bir vazifedir,

Ä°nsanlar belli konularda müessir fikirlere sahip oldukları halde genellikle ÅŸu düÅŸünceleri taşıdıkları için bunları ifade etmek istemezler:

Bu, benim vazifem deÄŸildir.

Kimse, benim fikirlerime ehemmiyet vermez.

Kimse bana sormadı.

Yeni fikirlerle ortalığı karıştırmak istemem.

Bu tip insanları muhatap kabul edip tekliflerine açık olmadıkça keÅŸif ve icatlara, çözüm ve alternatiflere, yeni kavram ve uygulamalara ulaÅŸmak mümkün deÄŸildir. Ä°nsanlara bu zemin hazırlanmadıkça, hemen hemen hiç kimse hedef olmak istemez, zira çok az insan yeni bir ÅŸey deneme riskine girebilir. Bu insanlar bilmektedirler ki, ortaya attıkları yeni fikir denenip de baÅŸarısız olurlarsa bu, onlar için bir kredi kaybı olacaktır. Hâlbuki yeni bir ÅŸey denemeseler, herÅŸey tıkırında sürüp gidecek, onlar da hata yapma riskine girmeyeceklerdir. Peki, keÅŸif ve icatların enerjisi nereden gelecektir?

Zihin, ancak görmeye hazır olduÄŸu ÅŸeyleri görebilir. Zihinleri keÅŸif ve icatlara hazır hale getirmek de, ancak eÄŸitim anlayışında belli deÄŸiÅŸiklikler yapmakla gerçekleÅŸir. Singapur, bütçesinin %20’sini eÄŸitime ayırmaktadır. 1965’de gayr-i safi milli hâsılası 90 milyon dolar olan Singapur’un günümüzdeki GSMH’sı 23 milyar dolardır. Demek ki, eÄŸitim sayesinde tüketim toplumu olmaktan kurtulup mal, hizmet ve fikirlerin sürekli olarak üretildiÄŸi bir toplum haline gelmek, esnek ve farklı düÅŸünenlerin horlanmadığı, insanların teklif ve yeniliklere açık olduÄŸu bir cemiyet teÅŸekkül ettirmek, bir kâÅŸif ve mûcitler ordusu yetiÅŸtirmek mümkündür. GeleceÄŸin baÅŸarılı müesseseleri sıradışı düÅŸünmesini, ölçüyü kaybetmeden becerenler olacaktır.


Kaynak:

— Serious Creativly, Edward de Bono. London: Harper Collins Publishers. 1992

Ali Kılıç

<Önceki   Sonraki>
MATEMATİKÇİ PULU
HÄ°PERBOLÄ°K UZAY
FOTO MATEMATÄ°K
C.Sequin Galeri
MATEMATİK AFİŞİ
G.W.Hart galeri
KARÄ°KATÃœR
M.C.Escher galeri
MATEMATÄ°K KÄ°TABI
MATEMATÄ°K FÄ°LMÄ°