mm arrow EÄŸitim makaleleri arrow Okul Öncesi AltınçaÄŸ EÄŸitimi
Okul Öncesi AltınçaÄŸ EÄŸitimi Yazdır E-Posta
İçerik İndeksi
Okul Öncesi Altınçağ Eğitimi
Okul oncesi egitimin neticeleri
Okul oncesi egitim ve sosyallesme

Okul öncesi dönem adı verilen 0-6 yaÅŸ arası, öÄŸrenmenin altın çağı olarak tanımlanır. KiÅŸinin davranışlarıyla ilgili öÄŸrenmelerin yüzde yetmiÅŸi bu yaÅŸta gerçekleÅŸir, kiÅŸiliÄŸin temelleri bu dönemde atılır. Her ne kadar bazı nitelikler kalıtımla intikal edip doÄŸuÅŸtan var olsa ve bundan dolayı çocuk, anne-baba ve eÄŸitimciler tarafından hamur gibi yoÄŸrulup istenen kıvama sokulamasa da, kiÅŸilik geliÅŸiminde çevre faktörü önemli bir rol oynar ve kalıtımla gelen nitelikler deÄŸiÅŸime uÄŸrar. Bu dönem, çocuÄŸun "ÅŸuuraltı beslenme dönemidir". Bundan dolayı, okul öncesi eÄŸitim hayatın ilk ve en önemli basamağıdır.


Okul öncesi eÄŸitimi kim verir?


Bizim kültürümüzde çocuk hayatın içinde; annesinin yanında, dede ve ninelerinin masallarıyla, kardeÅŸ, akraba ve komÅŸu çocuklarıyla oynayarak, yetiÅŸkinlerin davranışlarını taklit ederek, onların her halini örnek alarak büyür ve kiÅŸilik kazanır. Ancak günümüz ÅŸartlarında aynı eÄŸitim tarzının sürdürülmesi ve gerçekleÅŸtirilmesi çok az çocuÄŸa nasip olmaktadır.

Çünkü bilhassa ÅŸehirlerde aile yapıları deÄŸiÅŸmiÅŸ, akraba-komÅŸu münasebetleri zayıflamış, aile; anne-baba ve çocuktan ibaret küçük bir birim haline gelmiÅŸ, ya yaÅŸ farkından veya baÅŸka kardeÅŸ olmamasından dolayı çocuk oyun arkadaÅŸsız kalmış, oyun mekânları yok olmuÅŸ, bir düÄŸmeye basmakla çocuÄŸa cazip ama zararlı da olabilecek sahneleri, programları odamıza taşıyan televizyon evi iÅŸgal etmiÅŸ, bu durum çoÄŸu aileleri rahatsız etse bile çocuÄŸu meÅŸgul etme adına baÅŸka çare bulunamadığından onların izlenmesi kaçınılmaz hale gelmiÅŸtir. Bunlara anne babaların ilgisizliÄŸi, çocuk yetiÅŸtirmeyle ilgili bilgi eksikliÄŸi ve iÅŸ yoÄŸunluÄŸu da eklenince çocuÄŸun bilinç altının nelerle besleneceÄŸini tahmin etmek herhalde zor olmayacaktır.

O halde okul öncesi dönemde çocukların bakımı ve eÄŸitimini kim üstlenecek? ÇocuÄŸun sosyal, zihnî, psikolojik ve ruhî geliÅŸimi ve ilerideki baÅŸarısı için erken eÄŸitim konusunda kaç çocuk annesi yeterli bilgiye sahiptir? Yukarıda belirtilen olumsuz ÅŸartlara raÄŸmen, eÄŸer anne çalışmıyorsa ona annesi, çalışıyorsa yine bir baÅŸka ev kadını mı bakacak? Yoksa onların bakımı ve eÄŸitimi çocuk yuvalarında mı yapılacaktır? Dünyadaki uygulamalar nelerdir? Türkiye'de nasıl bir uygulama vardır? Farklı uygulamalardan ne gibi neticeler elde edilmiÅŸtir? Bu ve benzeri sorulara karşı alacağımız veya bulacağımız cevaplar, muhtemelen bizi yeni anlayış ve yeni yaklaşımlara sevk edecektir.

Åžu bir gerçektir ki, dünyada çok sayıda çocuk kapasitelerini tam olarak geliÅŸtiremedikleri ortamlarda büyümektedirler. Bugün için olumsuz genetik faktörleri deÄŸiÅŸtirmek adına fazla bir ÅŸey yapmak mümkün deÄŸildir, ancak olumsuz çevre tesirleri büyük ölçüde düzeltilebilir. Aslında insanların ÅŸu an gerçekleÅŸtirdiklerinden daha büyük kapasiteleri vardır. Kapasitenin elverdiÄŸince gerçekleÅŸebilmesi, çevrenin desteÄŸiyle ilgilidir.

Bu baÄŸlamda, okul öncesi dönemde çocuÄŸa verilen eÄŸitim ve terbiye ile ilgili hizmetler büyük önem taşımaktadır. Son yıllarda bu hizmetlere ait genelde Batı kaynaklı teori, uygulama ve program geliÅŸtirme çalışmaları gittikçe önem kazanmaktadır. Bu tür faaliyetler için "erken çocuk bakımı ve eÄŸitimi" terimi kullanılır. Erken çocuk bakımı ve eÄŸitiminde çok çeÅŸitlilik vardır. Bazı programlar saÄŸlık, bazıları beslenme ve bazıları erken eÄŸitim konusuna ağırlık vermektedir. Bunlardan ikisi veya üçünü birarada yürüten programlar da vardır.

Bu programlar toplum kalkınması, anne-baba destek ve eÄŸitimi, erken çocuk bakımı ve eÄŸitimi için bilinç ve talep oluÅŸturma ve bunlardan biraz daha farklı olan kurum merkezli okul öncesi eÄŸitim programı adları altında yürütülmektedir.

Kurum merkezli programlar çocuklara bir kurum çerçevesinde hizmet verirler. Türkiye'de bu kurumlar Çocuk Gündüz Bakımevi, Çocuk Klubü ve Anaokulu gibi adlar altında hizmet vermektedir. Bu kurumlarda kullanılan oyuncak ve program gibi materyallerin pahalı olması, profesyonel eÄŸitimcilere yüksek maaÅŸ ödenmesi, bina, ısıtma, vergi giderleri ve diÄŸer temel harcamaların önemli bir yekûn teÅŸkil etmesi yüzünden hizmet bedeli, düÅŸük gelirli ailelerin ödeyemeyeceÄŸi kadar yüksek olmaktadır.

Türkiye gibi ekonomisi zayıf ülkelerde bu tür kurumlar sayı olarak oldukça azdır ve genelde gelir seviyesi nispeten yüksek orta sınıf ailelerin çocuklarına hizmet vermektedir. Bundan dolayı, esas hizmet götürülmesi gereken kesime hizmet sunulamamaktadır. Bu kurumlardan bazıları ise; deÄŸiÅŸik iÅŸyerlerinde çalışanların çocuklarının sadece bakımına yönelik hizmet veren yerlerdir. Okul öncesi eÄŸitimin yaygınlaÅŸması için, devletin en azından, bu tür kurumları ticarî bir müessese gibi görmemesi, vergiden muaf tutması ve hattâ mâlî destek saÄŸlaması gerekir.

Böylece çok önemli bir görevi yerine getiren bu kurumlar daha düÅŸük ücretle, gelir seviyesi düÅŸük olan kesime de hizmet verme imkânı bulabilirler. Son yıllarda ilköÄŸretim okulları bünyesinde özel kurumlara göre daha ucuz ama sadece altı yaÅŸ grubuna hizmet veren anaokulları açılmaktadır. 3-5 yaÅŸ grubunu ihmal eden böyle bir uygulama, problemi çözmüÅŸ olmamaktadır. Ayrıca, 6 yaşındaki bir çocukla 13-14 yaşındaki çocuÄŸun aynı çatı altında eÄŸitim görmesi ve oyun yeri olarak aynı bahçeyi paylaÅŸması ne derece saÄŸlıklıdır? Türkiye'de 2000 yılı itibariyle erken bakım ve eÄŸitim programından yararlanma oranı % 9,8'dir. Bu oran Avrupa'da % 67,8, ABD'de % 62,7 ve geliÅŸmekte olan ülkelerde % 20 civarındadır.

Okul öncesi eÄŸitimi yaygınlaÅŸtırmak, kurumlar arasındaki farklılıkları gidermek için standart oluÅŸturmak, toplum tabanlı eÄŸitim verilebilmesi için yazılı, sözlü ve görüntülü program hazırlamak devletin hedefleri arasında yer almaktadır. Ancak bu alanda yapılan çalışmalar yeterli deÄŸildir. DiÄŸer taraftan bazı yayınevi ve ÅŸirketler okul öncesi döneme hitap eden yazılı, sözlü ve görüntülü materyal ve doküman oluÅŸturmaktadır.

Bugün, çocukların zevkle dinleyeceÄŸi fedakârlık, kahramanlık, karşılıksız sevgi, dürüstlük, doÄŸruluk, tabiat sevgisi, Allah ve Peygamber sevgisi ile ilgili hikâye ve menkıbe kitapları az da olsa vardır ve bunların sayısı ve kalitesi gün geçtikçe artmaktadır. Resimli hikaye kitaplarından sözlü ve görüntülü CD'lere kadar çeÅŸitlilik gösteren bu materyaller, çocuÄŸun zihnî, toplumsal ve ruhî geliÅŸiminde çok olumlu tesir yapabilmektedir.

Ancak anne-baba veya eÄŸitimcilerin çocuklara bu materyalleri kullanmada yardımcı ve destek olması gerekir. Onları okurken veya izlerken çocuk durmadan soru sorar, bu sorulara bıkmadan doÄŸru cevaplar vererek çocuÄŸun zihnî, fikrî ve mânevî yönü geliÅŸtirilmelidir. EÄŸer anne-baba çocuÄŸa özel zaman ayırmıyorsa, çocuk bunlardan yeterince yararlanamaz. Ama çocuk eÄŸitim kurumları bir program çerçevesinde bu materyalleri daha iyi deÄŸerlendirir ve çocukların daha iyi yararlanmasını saÄŸlayabilir.



<Önceki   Sonraki>
MATEMATİKÇİ PULU
HÄ°PERBOLÄ°K UZAY
FOTO MATEMATÄ°K
C.Sequin Galeri
MATEMATİK AFİŞİ
G.W.Hart galeri
KARÄ°KATÃœR
M.C.Escher galeri
MATEMATÄ°K KÄ°TABI
MATEMATÄ°K FÄ°LMÄ°