mm arrow EÄŸitim makaleleri arrow Ä°bn Sina ve EÄŸitime Dair
Ä°bn Sina ve EÄŸitime Dair Yazdır E-Posta

Ä°bn Sina ve EÄŸitime Dair

 

Ä°bn Sina (980–1037) gerek Türk, gerekse dünya düÅŸünce - tıp ve eÄŸitim tarihinde çok mühim bir yer tutar. Tıp alanında olduÄŸu kadar, ÅŸimdiye kadar hiç üzerinde durulmayan eÄŸitime dair görüÅŸleriyle de batıyı etkilemiÅŸ ve asırlar sonra "Yeni eÄŸitim" akımını baÅŸlatan ve geliÅŸtirenlere önderlik yapmıştır. J.J. Rousseau baÅŸta olmak üzere "Yeni eÄŸitimciler"in onu okudukları ve ondan faydalandıkları bilinmektedir.

Ä°bn Sina'nın çocukken oyunu çok sevdiÄŸini kaynaklar belirtiyor. Birgün yine oynarken bir ihtiyar "—Sen çok akıllısın, ilerde bir alim olacaksın, sana oyun yaraşır mı? Derslerine çalış" der. Küçük Ä°bn Sina ÅŸu cevabı verir. "— Her yaşın belli bir hali vardır. ÇocukluÄŸun yakışığı da oyundur. Her yaşın hakkı verilmelidir."


Küçük Ä°bn Sina'nın bu cevabı bugün pedagoji ve psikolojinin ulaÅŸtığı gerçeklerden birinin ifadesidir. Nitekim günümüzün pedagoji ve psikoloji ilimleri oyunun çocuÄŸun tabii faaliyeti olduÄŸunu ve her-ÅŸeyden önce oynamak için yaratıldığını kabul etmektedirler. Evet oyun, çocuÄŸun fiziki geliÅŸmesine faydalı, muazzam bir çaba harcama saÄŸlamaktadır. Bu da Merhameti Sonsuz'un ilerde çok büyük yükleri kaldırmaya müheyya çocuklara bahÅŸettiÄŸi büyük bir nimetdir.

Ä°bn Sina çok büyük ve usanmak bilmez bir ÅŸahsi çaba ile döneminin bütün bilgilerini edindiÄŸini söylemektedir. Bu gayret kendisine Aristo ve Farabi'den sonra gelen III. öÄŸretmen "muallim-i salis" ÅŸerefini kazandırmıştır. Bu yönüyle bize çalışma metodunu açıklamaktadır. Mantık derslerine nasıl çalıştığını ÅŸöyle anlatır. "Bir mesele karşısında ÅŸaşırıp kalınca camiye gider, namaz kılar ve Allah'a yalvarırdım. Bunun üzerine benim için kapalı olan herÅŸey açılıverir güçlükler kolaylaşırdı... uykuya dalsam da yine o meseleyi düÅŸünürdüm. Öyle ki birçok meseleler benim için uykuda çözülmüÅŸtür."

Ä°bn Sina'nın Türk ve Dünya eÄŸitim tarihinde mühim bir yer tutması onun getirmiÅŸ olduÄŸu ve günümüzde bile reddedilemeyen görüÅŸlerinden ötürüdür. Mesela, ahlâk ve fazilet eÄŸitimine iliÅŸkin görüÅŸleri kayda ÅŸayandır. Ona göre, insanlar fazilete bir deÄŸer vermiyorlar. Karanlıklar içinde yuvarlanıp gidiyorlar. "Zavallı insanlar... Belki de zenginlik ve ÅŸöhrete de kavuÅŸmuÅŸlar... Fakat ahlâk ve fazilete dayanmayan bir hayatın ne kıymeti vardır."

Ona göre baÅŸlıca fazilet ve ahlâk esasları ÅŸunlardır. Ä°ffet, ÅŸecaat, hikmet, adalet, cömertlik, kanaat, sabır, sır saklama, tevazu, sözünde durma.. O bu davranışlara eriÅŸmek için bazı ilkeler tespit etmiÅŸtir. Bunlardan baÅŸlıcalarını ÅŸöyle sıralamak mümkündür: Nefsin isteklerine kesinlikle uymamak, yalandan kesinlikle uzaklaÅŸmak, insanlara iyilik yapmak, iyileri sevmek, kötüleri doÄŸrultma ve onları fena iÅŸlerden men etmeye çalışmak, sık sık ölümü düÅŸünmek ve böylece kötülüÄŸün kalbe yerleÅŸmesine mani olmaktır...

Ä°lme verdiÄŸi ehemmiyet göz ardı edilemeyecek kadar mühimdir. Bir yazısında ÅŸöyle der: "Nefsini ilimlerle süslemeye ve düzeltmeye çalış. Ä°limde herÅŸey vardır. Ä°nsanın ruhu kandil ve ilim onun aydınlığıdır. Ä°lâhi hikmet de kandildeki yaÄŸ gibidir. Bu yanar ve ışık saçarsa sana diri denilir. Yanmaz ve karanlık kalırsa sen ölü sayılırsın." Ona göre ilim, insanın kendini mükemmelleÅŸtirmesi ve Allah'ı bulması için lüzumludur. Ä°lmi yüksek ve ahlâkı düzgün ve temiz olan insanların mutluluÄŸu tam olur... Bu nedenle mutlak mutluluÄŸa lâyık olmak (cennete girmek) için ilim ve ahlâk sahibi olmak ÅŸarttır.

Ä°bn Sina'nın beden eÄŸitimi konusundaki görüÅŸleri de bugünün son ilmi buluÅŸları ile aynı paralelliktedir. Hastalanmadan önce korunma denen hıfzıssıhha konusunu da iÅŸlemiÅŸ ve beden eÄŸitimini bu nedenle gerekli görmüÅŸtür. Ona göre insan yediklerini daha iyi hazmedebilmek için hareket yapmalıdır. Aksi takdirde alınan gıdalardan az faydalanılacağı gibi artıkları iyi atılamaz ve bunlar beden ve mizaç üzerinde menfi tesir yapar. Hareketin insanın günlük hayatında kendiliÄŸinden yapıldığı gibi arzu ve planlı ÅŸekilde yapılırsa faydasının daha çok olacağını savunmaktadır ve beden eÄŸitimi için en uygun zamanın def-i hacet ettik-den sonra yapılanı olduÄŸunu belirtmektedir.

Bunun yanında çocuÄŸun bakımı, saÄŸlığı, eÄŸitimi ve öÄŸretimi ile ilgili görüÅŸleriyle de zirveye çıkmıştır. Biz burada sadece çocuÄŸun eÄŸitim ve öÄŸretimi konusundaki fikirlerine deÄŸinmek istiyoruz. Ä°lk önce doÄŸan çocuÄŸa babası iyi bir ad koymalı, çocuk sütten kesilir kesilmez "kötü huylar edinmeden" eÄŸitimine baÅŸlanmalıdır."ÇocuÄŸu kötü iz ve arkadaÅŸlardan uzaklaÅŸtırıp iyi arkadaÅŸlarla oynamasını saÄŸlamak onu iyi davranışlara teÅŸvik ile olur.

ÇocuÄŸa fazla baskı yapılmamalı, onun hataları uygun biçimde düzeltilmeli, gerekirse azarlamalıdır. Dayak ise son çaredir. Onun yanlışlarını düzeltmede aracılar ve öÄŸütçülerden faydalanmalıdır. ÇocuÄŸa yapılacak baskılar, onun, kızgın, hüzünlü, korkak, tembel yada herÅŸeye kayıtsız kalan bir ÅŸahsiyet kazanmasına sebep olur. Çocuk 6 yaşına gelince okula gönderilmelidir. ÖÄŸretmen, dindar, dürüst, bilgili, insaflı, temiz ve kibar olmalı, çocuk eÄŸitim ve öÄŸretimini bilmeli ve onlarla ilgilenmelidir..."

"Bu dönemde çocuk iyi aile çocuklarıyla tanıştırılmalıdır. Çocuklar böylece birbirlerinin iyi huylarını görür ve kendileri de daha iyi olmaya çalışırlar. Ayrıca aralarındaki tabii rekabet sebebiyle daha baÅŸarılı öÄŸrenim yaparlar..."

Ä°bn Sina eÄŸitim ve öÄŸretimin 6 nev'inden bahseder:
1) Zihni öÄŸretim: Genel bir konuyu sebebleriyle misaller vererek açıklama
2) Sınai öÄŸretim: Muallim, araçları kullanmasını öÄŸretir.
3) Telkini öÄŸretim: Muallim tekrar ettirerek öÄŸretir.
4) Tedibi öÄŸretim: Muallimin öÄŸüt ve nasihat yoluyla gerçekleÅŸtirdiÄŸi öÄŸretim.
5) Taklidi öÄŸretim: Muallimin söylediklerinin olduÄŸu gibi ve hemen benimsenmesidir. Bunun için muallimin güvenilir olması ÅŸarttır.
6) Tenbihi öÄŸretim: Talebeye çevresinde karşılaÅŸtığı hadiseleri, bunların sebeblerini ve tesirlerini öÄŸretmeleridir.

Ä°bn Sina'yı "Yeni eÄŸitim" denen ve 18. yüzyıldan özellikle Rousseau'dan beri geliÅŸen görüÅŸlerle karşılaÅŸtırırsak aralarında çok büyük benzerlikler vardır. Meselâ Ä°bn Sina hangi sınıf ve statüde olursa olsun her çocuÄŸun eÄŸitilmesini istemek gibi bir görüÅŸ ileri sürmüÅŸtür.

Ve bu görüÅŸ "Yeni eÄŸitim'in de temel ilkelerinden biridir. Ä°bn Sina ayrıca okul içindeki çocuÄŸun kendi yaşındaki arkadaÅŸlarıyla eÄŸitilmesinin ehemmiyetini belirterek yine pedagoji ve psikolojinin son düÅŸüncelerine uygun bir görüÅŸ belirtmiÅŸ olmaktadır. Böylece Sina, çocuÄŸun tabii bir vasatı olduÄŸunu ve onun kiÅŸiliÄŸinin geliÅŸmesinde çok mühim bir yeri bulunduÄŸunu 20. yüzyıl eÄŸitimcileri John Dewey, Alain, Durkheim vs. den 900 yıl önce ortaya koymuÅŸtur.

Bunun yanında muallimin talebesini tanıması ve onun yetenek ve kabiliyetlerini fark etmesi gerektiÄŸini ileri sürmekle de 18. yüzyıl eÄŸitimcisi J.J. Rousseau'dan asırlar önce çok mühim bir pedagojik ilkeyi ortaya koymuÅŸtur. Öte yandan çocuÄŸun zevk ve ilgilerinin genel eÄŸitim ve meslek eÄŸitiminde göz önünde tutulmasını istemekle yeni eÄŸitimin çok önem verdiÄŸi "çocuÄŸun ilgisi" mevzuunu asırlar önce belirtmiÅŸtir.

Deneye, gözleme, sebepleri araÅŸtırmaya dayanan bir eÄŸitim ve öÄŸretim tavsiye etmekle deÄŸeri asırlar sonra anlaşılan ve Avrupalı eÄŸitimcilerce tekrar keÅŸfedilen; ve hiçbir zaman ehemmiyetini kaybetmeyecek bir pedagoji ilkesi ortaya koyarken de eÄŸitim teknolojisi sahasında da mühim yeri olan Comenius'un da öncülüÄŸünü yapmıştır. Ä°bn Sina bir muallimin taşıması gereken özellikler mevzuunda da bugün için bile geçerli temel görüÅŸler ortaya atmıştır...

Bütün bu noktaları, "gençlik yılı" olarak kabul edildiÄŸi günümüzde bütün eÄŸitimcilerin, talebelerin, gençliÄŸin ve toplumun nazar-ı dikkate alacağını ümid ediyoruz.

 

Yusuf KARAOSMANOÄžLU

<Önceki
MATEMATİKÇİ PULU
HÄ°PERBOLÄ°K UZAY
FOTO MATEMATÄ°K
C.Sequin Galeri
MATEMATİK AFİŞİ
G.W.Hart galeri
KARÄ°KATÃœR
M.C.Escher galeri
MATEMATÄ°K KÄ°TABI
MATEMATÄ°K FÄ°LMÄ°