header image
Matematik Haberleri ArÅŸivi arrow Matematik haberleri arrow Onlar Einstein de olabilir, Hitler de
Onlar Einstein de olabilir, Hitler de Yazdır E-Posta

"Üstün zekalı çocuk, yaşıtlarından farklıdır. O büyüyünce ya Einstein gibi dünyaya faydalı bir bilim adamı, ya da Hitler gibi bir diktatör olur."

Bu sözler Dünya Üstün Yetenekli Çocuklar Konseyi BaÅŸkanı Prof. Dr. Wu-Tien Wu'ya ait. Wu'ya göre üstün zeka ve yetenekteki çocuÄŸun eÄŸitimi çok önemli. DoÄŸru eÄŸitimle bu çocuklar insanlık tarihine geçecek iÅŸler yapabilirler. Yanlış eÄŸitim ise onları dünyanın başına bela edebilir. Üstad Cemil Meriç deli ile dahi arasındaki farkı incecik bir çizgi olarak tarif ederken, eÄŸitimin önemine ne derece dikkat çekmek istiyordu bilinmez ama, Türkiye'de cumhuriyetten sonra insanlık tarihine geçecek bir isim çıkmamasının nedeni yanlış eÄŸitimden baÅŸka bir ÅŸey olmasa gerek.

Bugünkü sistemin temelinin akılcılıktan çok ezberciliÄŸe dayanması, üstün yetenekli çocukların mevcut ÅŸartlar içinde baÅŸarısız olmasına neden oluyor. Devlet daha düne kadar birlikte eÄŸitimde ısrar ederken, son zamanlarda bu politikasından taviz verip "karma eÄŸitim"i denemeye baÅŸladı. Ancak ayrı eÄŸitime kesinlikle karşı. "Bu çocuklar bütün dünyaya ait" sloganıyla hareket eden Dünya Üstün Yetenekli Çocuklar Konseyi ise, üstün zekalı çocuklara mutlaka ayrı eÄŸitim verilmelidir düÅŸüncesinde. Konsey bu amaçla iki yılda bir, "Dünya Üstün Zekalılar Konferansı" düzenliyor. Amaç ülkelerin gündemine üstün zekalı çocukların problemlerini getirebilmek. Konsey üyeleri geçtiÄŸimiz günlerde Türkiye'de idi. 1999 yılındaki konferansın Türkiye'de yapılması için büyük gayret gösteren Yeni Ufuklar Koleji sahibi Nazif Ülgen'in gayretleriyle, Türkiye'de inceleme yapan heyet, üç yıl sonraki konferansın ülkemizde yapılmasına sıcak bakıyor.

YENÄ° BÄ°R HABÄ°TAT MI?

21 yıl önce Ä°ran Åžahı'nın çabalarıyla kurulan konseyin 42 ülkeden delegesi bulunuyor. Tayvanlı baÅŸkan Prof. Dr. Wu-Tien Wu'nun söylediklerine bakılırsa, konferansın yapıldığı ülkelerde, üstün zekalıların eÄŸitimiyle ilgili büyük ilerlemeler kaydedilmiÅŸ. Dünyanın pek çok ülkesinden 100'ün üzerinde bilim adamının konuÅŸmacı olarak katıldığı konferansın ülkemizde yapılacağını düÅŸünmek, üstün zekalı çocukların gündeme gelmesi açısından sevindirici gibi görünüyor. Ancak daha önce yaÅŸadığımız Habitat denemesi "Acaba bu konferans da Habitat gibi mi olacak?" sorusunu akla getirmiyor deÄŸil.

Oysa o konferanstan ne kadar da umutluyduk. Yıllar önce hazırlıklara baÅŸlamış, kaldırımları yenilemiÅŸ, yolları asfaltlamış, hatta kendi ülkemizde iki hafta boyunca bazı bölgelere girememiÅŸtik. Oysa bugün Habitat'tan geriye ne kaldı sorusuna verilecek cevap çok da içaçıcı deÄŸil. Nazif Ülgen bizim gibi tereddütlü deÄŸil. Konseyin Türkiye delegesi olan Ülgen, CumhurbaÅŸkanı Demirel'in kendilerine büyük destek verdiÄŸini belirterek, devletin konferanstan sonra üstün zekalıların problemlerine duyarsız kalamayacağına inandığını ifade ediyor.

KÄ°M ÜSTÜN ZEKALI?

EÄŸer "Ben çocuÄŸumun IQ'sünü ölçtürdüm. 145 çıktı. Demek ki benim çocuÄŸum üstün zekalı" diyorsanız, yanlış düÅŸünüyor olmasanız bile doÄŸru düÅŸündüÄŸünüz söylenemez. Çünkü IQ'nün yüksek olması çocuÄŸun her konuda üstün olduÄŸunu göstermiyor. Üstünlük ancak belirli alanlarda gerçekleÅŸebiliyor. Amerikalı uzman Prof. Dr. Barbara Clark, bu konudaki sorumuzu ilginç bir örnekle cevaplıyor; "Picasso üstün zekalı bir insandır. Çok büyük bir ressamdır. Ancak iyi bir müzisyen ya da matematikçi deÄŸildir. Ona deselerdi ki, ÅŸu problemi çöz, yapamazdı. Müzikte müthiÅŸ bir kabiliyete sahip olan Mozart da resimden anlamazdı. Demek ki bir insan her konuda baÅŸarılı olamıyor. Önemli olan onun üstün olduÄŸu yanı keÅŸfetmek ve o alanda baÅŸarılı olmasına yardımcı olmaktır."

Tabii IQ de tamamen önemsiz deÄŸil. 75 IQ'ye sahip bir çocukla 140 IQ'lü bir çocuÄŸun aynı olduÄŸunu düÅŸünmek bizi yanlışa götürecektir. Türkiye'de süper çocuklar için ilk özel okulu açan (Ä°kincisi iÅŸadamı Sezai TürkeÅŸ'in sahipi olduÄŸu Dahiler Okulu) Nazif Ülgen de, okullarına kayıt yaptırmak isteyen öÄŸrencilerde aradıkları ÅŸartlar arasında IQ'nün çok önemli olmamakla birlikte yine de bellli bir rakamın altında bulunmamasına dikkat ettiklerini söylüyor; "Bize gelen çocuÄŸun zeka düzeyi normalin üzerinde ise ilk testi geçer. Ancak daha önemlisi onun herhangi bir konuda üstün yetenekli olduÄŸunu keÅŸfetmemizdir."

KAYIP YETENEKLER

Galiba en büyük sorun da burada; yani çocuktaki zekanın keÅŸfedilmesinde. Prof. Wu-Tien Wu'nun verdiÄŸi bilgiye göre her 100 çocuktan en az 5'i üstün zekalı. Bu hesaba göre Türkiye'de okul öncesi çaÄŸda 240 bin, ilköÄŸretim çağında 600 bin, ortaöÄŸretimde ise 250 bin üstün zekalı (en azından üstün zeka özellikleri gösteren) öÄŸrenci var. ‘Bu çocuklar nerededir?' sorusunun cevabını vermekse oldukça zor. Devletin üstün yetenekli çocukları keÅŸfetmek gibi bir politikası olmadığı için bu çocuklar ancak anaokulunda, ilkokulda, ya da lise döneminde, yapılacak muhtemel bir testle tesbit edilebiliyor.

Milli EÄŸitim Bakanlığı Özel EÄŸitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Genel Müdürü Birdal Özbaykal'ın, "Devlet neden üstün zekalı çocukları önceden belirlemek için bir çaba harcamıyor" ÅŸeklindeki sorumuza verdiÄŸi cevap oldukça ilginç; "Böyle bir çalışma hiç bir ülkede yapılmıyor." Oysa ABD'li uzman Prof. Barbara Clark'ın söyledikleri durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor; "Amerika üstün yetenekli çocuklara çok önem veriyor. Åžu anda en güçlü devlet ve gücünü devam ettirmek için bu çocuklara sahip çıkıyor. ABD BaÅŸkanı Bill Clinton aynı zamanda konseyimizin manevi baÅŸkanlığını da yapıyor. Bir çok eyalette, üstün yetenekteki çocukların tesbit edilmesi için çalışmalar yapılıyor." Clark bu çocuklara sahip çıkmak gücümüzü devam ettirmenin en önemli ÅŸartlarından birisi derken tarihî bir gerçeÄŸe de parmak basıyordu. 600 yıl boyunca dünyaya hükmeden Osmanlı devletinde de üstün yetenekli çocuklar küçük yaÅŸta tesbit edilir ve Enderun denilen mekteplerde eÄŸitilerek, devlet hizmetine kazandırılırmış.

ÜSTÜN ÇOCUK FARKLI ÇOCUKTUR

Üstün zekalı çocukların keÅŸfedilmesinde devlete olduÄŸu kadar ailelere de büyük sorumluluk düÅŸüyor. Çocuklarının davranışlarını, hareketlerini, tepkilerini dikkatli gözleyen bir anne baba ondaki yetenekleri çabucak farkedebiliyor. Bu tür çocuklar erken yürümeye, erken konuÅŸmaya baÅŸlıyor. Çevresindeki olaylara verdikleri tepkiler diÄŸerlerinden farklı oluyor. Öyle ki, henüz dört aylıkken etrafına tepki verebiliyorlar. Altı aylıkken net bir biçimde duymaya baÅŸlıyor, sekinci ayda sinir devrelerini kullanıyorlar. EÄŸer aile bu belirtilere raÄŸmen uyanamadıysa daha sonraki dönemlerde çocuk üstün zekalı olduÄŸunu, çok daha belirgin davranışlar sergileyerek gösterebiliyor.

Kendisine verilen beÅŸ saatlik programı bir satte bitirerek, "Åžu ÅŸekilde hareket etmelisin" uyarılarınıza, "Ben bunu böyle yapmak istiyorum. Bence bu daha doÄŸru" diye cevap verebiliyor. Uzmanlar bu tür çocukları olan ailelerin tavrının çok önemli olduÄŸunu belirterek, ailenin çocuÄŸun önünü açacak davranışlarda bulunması gerektiÄŸine dikkat çekiyor. Yine onlara tepki verecekleri ortamlar oluÅŸturulması tavsiye ediliyor.

ÜSTÜN OLUNUR MU, DOÄžULUR MU?

"Kimse doÄŸuÅŸtan üstün deÄŸildir" diyor Barbara Clark. Bugüne kadar yaygın olan kanaatin aksine, kimsenin doÄŸuÅŸtan üstün zekalı olmayacağını savunarak, "ÇocuÄŸun ailesi, yetiÅŸtiÄŸi ÅŸartlar ve aldığı eÄŸitim zeka geliÅŸimini etkiler" diyor. Clark'ın söyledikleri yeni ÅŸeyler. Bu görüÅŸ, bugüne kadar milyonlarca üstün yetenekli çocuÄŸun yanlış eÄŸitim ve bilgisizlik sonucu kaybolup gittiÄŸi acı gerçeÄŸini ortaya koyuyor. BaÅŸbakan Necmettin Erbakan'a Malezya'da gördükleri karşısında "Bizde beyin yok" dedirten de bu gerçek iÅŸte. Oysa Erbakan, Malezya'yı deÄŸil de onun gibi bir baÅŸka UzakdoÄŸu ülkesi Tayvan'ı ziyaret etmiÅŸ olsa "Bizde beyinler keÅŸfedilmiyor" diyecekti.

Malezya gibi sanayileÅŸmiÅŸ ve teknolojik açıdan büyük bir dev haline gelmiÅŸ olan Tayvan'da üstün zekalı çocukların okumaları için 300'den fazla ilkokul açılmış. 23 yıl önce ilki açılan okullarda bugün 30 bin öÄŸrenci eÄŸitim görüyor. Okulların büyük bölümü devlet tarafından açılırken, özel ÅŸahıslara da büyük kolaylıklar saÄŸlanmış. Dünya Üstün Yetenekli Çocuklar Konseyi BaÅŸkanı Prof. Wu-Tien Wu, yakın bir gelecekte Bilim Yüksekokulu açılacağı müjdesini vermesine raÄŸmen, mevcut durumun istenilen düzeyde olmadığına dikkat çekiyor; "Tayvan'da devlet bu okullara büyük destek veriyor. Üstün yetenekli çocukları eÄŸitecek öÄŸretmenler, özel olarak yetiÅŸtiriliyor. Fakat devletin bütün gayretlerine raÄŸmen bugün ancak nüfusun yüzde 1'ine ulaÅŸabiliyoruz. Daha bu alanda katetmemiz gereken uzun bir yol var."

Prof. Wu Türkiye'nin deÄŸil yüzde 1, binde 1 üstün zekalı çocuÄŸa ulaÅŸamadığını öÄŸrenince ne düÅŸündü bilinmez ama halen "birlikte öÄŸretimde" ısrarcı olmamıza anlam vermekte oldukça zorlanmış olsa gerek. Cumhuriyetten sonra kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile Enderun sistemine son veren devlet o tarihten sonra 70 IQ'ye sahip öÄŸrenci ile 160 IQ'lü bir öÄŸrenci arasında fark olmadığından hareketle, üstün zekalı çocuklar için ayrı bir eÄŸitimi gereksiz görmüÅŸ. 1964 yılındaki bir uygulama sayılmazsa 90'lı yılların başına kadar da politikasını aynen devam ettirmiÅŸ.

BAKAN ÇOCUÄžU ZEKÄ°DÄ°R (!)

Genç cumhuriyetin Osmanlı'yı yok sayabilmek için geçmiÅŸte yapılan bütün güzel deÄŸerleri reddetmesinin yanlışlığına dikkat çeken Nazif Ülgen, son 70 yıldır bu alanda bir çalışma yapılmamasının "hata" olduÄŸuna dikkat çekerek, 1964'teki denemenin baÅŸarısız kalmasını ÅŸöyle anlatıyor; "Ankara Namık Kemal Ä°lkokulu'nda üstün zekalı çocuklar için ayrı bir sınıf açılmıştı. Okul müdürü test ederek belirlediÄŸi öÄŸrencileri bu sınıfa almıştı. Ancak genel müdürler, bakanlar çocuklarını gönderip, "Benim çocuÄŸum üstün zekalı, bu sınıfta okuyacak" deyince proje baÅŸladığı gibi bitmiÅŸ. Ä°steklere direnen müdür de soluÄŸu BeytüÅŸÅŸebab'da almış." 1990'lı yıllarda baÅŸlayan özürlülerle ilgili ayrı eÄŸitim çalışmaları, üstün zekalıların da eÄŸitiminin "özel" olması gerekliliÄŸini gündeme getirmiÅŸ.

Ancak bu "özel"lik, iÅŸadamlarının açtığı iki okulla sınırlı kalmış. Yeni Ufuklar Koleji'nde parası olmayanların okuması imkansız. Dahiler Okulu'nun da kontenjanı sınırlı. Devletin ise "özel" eÄŸitim düÅŸüncesi oldukça farklı.

Milli EÄŸitim Bakanlığı Özel EÄŸitim Rehberlik ve Danışma Genel Müdürü Birdal Özbaykal'a göre devlet üstün zekalı çocuklarla çok yakından ilgileniyor. Fen liseleri ve Anadolu liseleri ve Süper liseler bu çocuklara hizmet veriyor. Özbaykal, üstün yetenekli çocukların eÄŸitiminde uygulanan yöntemlerin "hızlandırma" ve "zenginleÅŸtirme" olmak üzere iki ana baÅŸlık altında incelenebileceÄŸini belirterek, "Ä°lkokullarımızda hızlandırmanın bir çeÅŸidi olan sınıf atlatma uygulaması vardır. Ancak bunun da sakıncaları mevcut. Üstün ve özel yetenekli öÄŸrencileri, yaşıtlarından ayırmadan, zenginleÅŸtirilmiÅŸ programlarla eÄŸitmeyi amaçlayan bir proje çalışması baÅŸlatılmıştır. Bu çerçevede Ankara'da Yasemin Karakaya Bilim ve Sanat Merkezi açılmış olup geçen yıl 45 üstün zekalı çocuÄŸa hizmet verilmiÅŸtir" ÅŸeklinde konuÅŸuyor. Özbaykal pilot uygulama baÅŸarılı olursa ülke genelinde benzer çalışmalar yapılacağını belirtip, "Tamamen ayrı eÄŸitim bu çocukların yaşıtlarıyla uyum sorunu çekmelerine neden olacaktır" diyor.

Ayrı eÄŸitimi savunan Nazif Ülgen, bu çocukların farklı olduklarının bilincinde olduÄŸunu belirterek, "Onlara siz farklı deÄŸilsiniz demek Allah'ın verdiÄŸi zekayı görmezden gelmektir. Ä°lköÄŸretimin ayrı olması önemli. Bu dönem çocuÄŸun en sorunlu olduÄŸu dönemdir. EÄŸer çocuk ilköÄŸretimini olumlu bir eÄŸitimle geçerse, lisede, üniversitede problem yaÅŸanmaz. O zamana kadar kiÅŸiliÄŸi oturur." Aslında Milli EÄŸitim'in düÅŸündükleri tamamen yanlış deÄŸil.

Ancak; Fen liseleri, Anadolu liseleri üstün yetenekli çocuklara hitap ediyor mantığı yanlış. EÄŸitim sistemimizin temelini çocuÄŸa bilgiyi öÄŸretme deÄŸil, ezberletme üzerine kurduÄŸumuz için üstün yetenekli çocuklar girdikleri sınavlarda baÅŸarısız oluyor. Fen liselerinde de diÄŸer liseler gibi "ezberci eÄŸitim" verilmesi, üstün yetenekli çocuklarda sorun oluyor. Yeni Ufuklar Koleji sahibi Nazif Ülgen'in de en çok rahatsız olduÄŸu konu bu. "Toplumda yaygın bir kanaat var. Üstün zekalı çocuk bütün sınavlarda baÅŸarılı olur diye. Biz geçen yıl ilk mezunlarımızı verdik ancak hepsi Robert Koleji'ni kazanamadı diye eleÅŸtiri aldık. Biz de bu yıl müfredatta deÄŸiÅŸiklik yapıp, sınav kazandıracak bilgileri çocuÄŸa ezberletmeye baÅŸladık. Geçen yıl 10 saat atölyeye giren bir çocuÄŸa bu yıl 4 saat atölye dersi veriyoruz. Sistem bizi kendine adapte ediyor."

"Ayrı eÄŸitim" ya da "karma eÄŸitim". Ä°kisi de bir ölçüde soruna çözüm getirecek ama ne yapılacaksa bir an önce yapılmalı. Yoksa Türkiye'den bir "Einstein" çıkmasını daha uzun süre beklemek zorunda kalacağız.

Osman İridağ- Baki Aydın

16.11.1996

<Önceki   Sonraki>
MATEMATİKÇİ PULU
HÄ°PERBOLÄ°K UZAY
FOTO MATEMATÄ°K
C.Sequin Galeri
MATEMATİK AFİŞİ
G.W.Hart galeri
KARÄ°KATÃœR
M.C.Escher galeri
MATEMATÄ°K KÄ°TABI
MATEMATÄ°K FÄ°LMÄ°