Bilgili ve uysal öÄŸretmenlerini kendine dost edindi. Her derste parlak bir öÄŸrenci oldu. Sınıflarını kolaylıkla geçti. 1834 yılında on dokuz yaşında okulunu bitirdi. Bir yıl içinde yedi ödül aldığı oluyordu. Almanca'da, Latince'de ve matematikte genellikle birinciydi. Hayatının birçok yılını küçük çocuklara yazı yazmasını öÄŸretmekle geçirdiÄŸi halde, hiç bir zaman yazı ödülünü alamadığını talihin alaylı bir cilvesi olarak yorumlardı.

          Matematikçiler genellikle müzikten hoÅŸlandıkları halde, Weierstrass müzikten nefret ederdi. Müzikten kesinlikle anlamıyordu. Fakat, buna aldırdığı da yoktu. ünlü olduÄŸu zaman, kız kardeÅŸleri onu topluma uydurmak için müzik dersleri aldırmayı denediler. Weierstrass istemeye istemeye aldığı iki üç dersten sonra bu yersiz fikirden hemen vazgeçti. Konserlerde canı sıkılıyor ve zorla götürüldüÄŸü tiyatrolarda uyuyordu.

          Karl, babası gibi yalnız idealist deÄŸildi. Son derece de pratik biriydi. Pratik faydası olmayan birçok derste yalnız ödül kazanmakla yetinmiyor, on beÅŸ yaşında, çeÅŸitli yiyecek satan ve ticareti parlak olan bir kadının hesap iÅŸlerine bakarak, kendine paralı bir iÅŸte bulabiliyordu.

          Karl'ın bu baÅŸarıları onun geleceÄŸi hakkında bir felaket oldu. Çünkü, bu kadar çalışkan ve ödüller alan oÄŸlunun, Prusya'nın sivil idaresinde niçin seçkin bir yeri olmasın ki? Öyleyse, Karl, Bonn Üniversitesine bu amaçla gönderildi. Burada, ticaret hilelerini ve hukuk ilmini öÄŸrenecekti.

Fakat Karl, bunların her ikisini de beÄŸenmeyecek kadar aklı başındaydı. Beden kuvvetinin tümünü düelloya verdi. Kana kana Alman birasını içti. Keskin bakışlı, uzun boylu, usta isabetli ve çevik hareketli yenilmez bir eskrimciydi. Aynı zamanda usta bir düellocuydu. Bu düellolarda isabet almamış olduÄŸu tarihe geçmiÅŸtir. Yanaklarında hiç bir yara izi yoktu. Çok içmesine karşın, masanın altına yuvarlanıp sızdığını kimse görmemiÅŸtir.

Bonn üniversitesinde, dört yıl kaldıktan sonra, diploma yerine iyi içki içen ve eskrim yapan bir Weierstrass olarak döndü. BoÅŸa harcanan bu dört yıllık zaman belki de iyi olmuÅŸtur. Çünkü, hayal kırıklığına uÄŸramış ailesine olan sevgisine bir zarar gelmeden, kendisini babasının sabit fikrinden kurtardı. Tüm ümitlerini yitirmiÅŸ bir baba ve üzerine titreyen kız kardeÅŸleri boÅŸ yere geçen bu dört yıla üzülüyorlardı. Onu bu hale içkinin getirdiÄŸini düÅŸünüyorlar, onun artık bitmiÅŸ ve ölmüÅŸ olduÄŸuna karar veriyorlardı. Bonn'da çok yüzeysel bir hukuk görmüÅŸtü. Bu kadarı da kendisine yetiyordu.

Hukuk doktorası yapan bir adayın tezini oldukça ustalıkla eleÅŸtirerek, dekanı ve arkadaÅŸlarını hayrette bırakmıştı. MatematiÄŸe gelince, bu ilim Bonn'da yoktu. Bu sahadaki tek yetkili Julius Plücker'di. Weierstrass'a yardımı dokunacak tek kimse buydu. Fakat, bir tek öÄŸrenciye de ders verecek zamanı yoktu. Weierstrass'ta ondan yararlanamadı.